ÖĞRENMEK HAYAT BOYU

ÖĞRENMEK HAYAT BOYU

“Eğitim ve öğretimde uygulanacak yol, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık vasıtası, yahut medeni bir zevkten ziyade maddi hayatta muvaffak olmayı temin eden pratik ve kullanılması mümkün bir cihaz haline getirmektir.”

M. Kemal ATATÜRK

“BAŞARILI OLANLAR NEREYE GİTTİKLERİNİ BİLENLERDİR”   Mark Caine

                                          

Öğrenmenin yaşı, cinsiyeti, coğrafyası yoktur. Öğrenmek bilinçli bir faaliyet biçimidir. Bu nedenle de öğrenme sürecine başlarken bunun bir tercih olduğunu bilmemiz gerekir. Yani kısacası “neden” aynı zamanda amacımızı açıklar. “Neden bu bilgiye ihtiyacım var?” ve “Bu bilgiyi ben nerede kullanacağım?”, “Benim ne işime yarayacak?” soruları bizi öğrenme sürecine aktif bir şeklide dahil eder.

Amacımızı belirledik ve sürece amacımız doğrultusunda adım atmaya başladık. Bundan sonra da öğrenmemizi engelleyen ya da öğrenmemizi motive eden noktaları anlamalı ve tespit etmeliyiz. Bunlar fiziksel yada zihinsel olabilir. Yani oda ısısının öğrenmeye engel teşkil etmesi gibi korku ya da endişenin zihinsel faktörler olarak öğrenme sürecine set olması mümkün.

Öğrenmek için adım atmak aynı zamanda öğrenmeyi de öğrenmektir. İnsanın dış dünyasına açılan pencerelerden dünyayı tanımaya çalışmak aynı zamanda bireyin kendi iç dünyasını da tanımaya çalışması demektir.

                      BAŞARISIZ OLMA CESARETİ

Öğrenme sürecinde önümüze çıkan engeller özellikle yetişkinlerde fiziksel engellerden ziyade zihinsel engellerdir. Çocukların yabancı dil öğrenirken daha yetenekli oldukları ifade edilir. Fakat bu durum yetenekten öte bireylerin zihinlerindeki engellerdir. Yetişkinlerde otokontrol dediğimiz kendi kendini kontrol etme seviyesi çocuklara göre çok daha yüksektir. Çocuklar yanlış yapmaktan korkmaz. Bundan dolayı daha rahat ve hızlı öğrenirler. Yetişkinler ise yanlış yapmaktan, sorun yaşamaktan ya da yanlış anlaşılmaktan korktukları için kendi kendilerini engellerler. Bu durum yabancı dil öğreniminde yazma da değil konuşmada daha çok ortaya çıkar. Yani konuşma esnasında dikkat çeker.

“Gerçek başarı, başarısız olabilme korkusunu yenebilmektir”
Paul Swerey

      “TEA?”

Seneler önce bir İngilizce ders kitabının ön sözünde yazarın verdiği bir örneği okumuş ve sonrasında da bu örneği birçok yerde de anlatmıştım. Bir kişi İngiltere’ye gezmeye gider. Bir cafe de oturur. Çay sipariş etmek ister. Nasıl cümle kurması gerektiğini düşünmeye başlar. Bu arada garson gelmiş beklemektedir. “Would” mu “should”mu “can” mi yoksa “could” mu diye düşünürken aradan belli bir süre geçer. Aynı durumda olan başka biri oturduğu cafe de garson yanına geldiğinde sadece “tea” der….. İşte bu kadar!!!

Dil bir iletişim aracıdır ve siz öğrendiğiniz bir yabancı dil ile iletişim kurabiliyor ve derdinizi anlatabiliyorsanız amacınıza ulaşmışsınız demektir.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi yanlış yapmaktan ya da diğer bir ifade ile başarısız olmaktan korkmayı ne kadar engellersek başarılı olma yolunda da o kadar sağlam adım atmış oluruz.

Öğrenme hayat boyu devam eden bir süreçtir. Öğrenmek isteyenlere katkı sunmayı amaçlarken bu maceramızda düşünce, görüş, öneri ve yorumlarınız da bizim için yol gösterici olacaktır.

Bir yanıt yazın