“İNGİLİZCEYİ KOLAY YOLDAN ÖĞRENMEK!

KOLAY YOLDAN ÖĞRENMEK

“Kolay yoldan İngilizce öğrenmek! Emek harcamadan bir şeylere sahip olmak,  mümkün mü?

İngilizce ya da başka bir dili kolay yoldan öğrenmek mümkün mü?

Yeni bir şeyler öğrenmek kolay değildir. Uğraşmadan, çabalamadan, çalışmadan öğrenmek biraz hayal gibi geliyor. Kolay yoldan İngilizce öğrenimi de biraz reklam sloganı gibi geliyor…

Ne öğreneceğimizi tespit etmek kadar ne için öğreneceğimizi de bilmemiz gerekiyor. İngilizce öğrenmeyi istiyoruz. Ne için öğrenmeyi istiyoruz. Yazışmalar ya da çeviriler yapmak için mi, konuşmak, sözlü iletişime geçmek ya da hem sözlü hem de yazılı iletişimi gerçekleştirmek için mi? Ne için dili öğreneceğimizi tespit ettikten sonra yürüyeceğimiz yolu daha rahat çizebiliriz. Hedef belli olunca yol tercihimiz de hedefe göre şekil alır.

Günümüz dünyasında gelişim ve değişim çok hızlı gerçekleşiyor. Bu gelişime ayak uydurmak, hedeflerine ulaşmak ve ayakta kalmak ciddi bir disiplin istiyor. Bir dil öğrenmenin en ideal yöntemi, varsa olanağınız, o dilin konuşulduğu ülkeye giderek orada belli bir süre kalarak dili öğrenmenizdir. Ama bu durumda olabildiğince anadilinizi konuşanlarla bir araya gelmemeye çalışmanız gerekir ki dili öğrenebilesiniz.  Bundan dolayı yurtdışına yabancı dil öğrenimi için öğrenci gönderen firmalar yurtdışına gönderdikleri gruplarda aynı dili konuşanları bir araya getirmezler. Yani isteseniz de kendi kendinize konuşmak dışında anadilinizde konuşamazsınız ve mecburen doğru, yanlış, eksik ya da hatalı o dili konuşmak zorunda kalırsınız.

İNGİLİZCE ÖĞRENMEK ZOR MU?

Bir yabancı dil öğrenirken yaşanan zorluklar, bireysel özelliklerden kaynaklı olabileceği gibi kendi anadilimizin, öğrenilecek yabancı dile yakınlığıyla da ilgili olabilir.

Örnek; Almanca konuşanların İngilizce öğrenmesi çok daha kolaydır. Her iki dil de Hint Avrupa dil grubundadır. Türkçe, Ural Altay dil grubundadır, İngilizce Hint Avrupa dil grubundadır. Bu durum tabii ki anadili Türkçe olanların anadili Almanca olanlara göre İngilizce öğrenmekte daha çok zorlanacağı anlamına gelir.

Türkçe sondan eklemeli bir dildir, İngilizce de her bir ek için ayrı bir kelime vardır. Aynı şekilde cümle ögelerinin cümle içindeki yerleri yani cümle yapısı da farklılık gösterir.

Aslında birçok yerde karşımıza çıkan şu dil zordur, bu dil kolaydır gibi ifade ve düşünceler hiç de doğru değildir. Zorluk nereden baktığımızla ilgilidir. Zorluk ve kolaylık anadilimizin hangi dil olduğuna ve öğrenmeyi istediğimiz dile göre, farklılık gösterir. Bizim için Fransızcayı öğrenmek daha zordur. Fakat Moğolca öğrenmek daha kolaydır. Bir İngiliz için Türkçe öğrenmek zordur. Fakat Almanca öğrenmek kolaydır. Genelde bu tür tartışmalara tanık olmuşuzdur. Hatta Türkçe‘nin öğrenilmesi en zor dil olduğu bile söylenir. Türkçeyi öğrenmek isteyenin kim olduğuna ve hangi dili konuştuğuna  göre değişir.

HEDEF, YOLUMUZU BELİRLER…

Yazının başında da bahsettiğim gibi hedefimiz olmalı. Hedef, dil öğrenirken kullanacağımız yöntemleri , nereden başlamalı ve nasıl devam etmeli sorularına vereceğimiz cevapları belirler. Hedefimiz kendimizi motive etmek açısından da önemlidir.

Sınavda başarılı olmak için İngilizce öğreniliyorsa ya da çeviri yapmak amacıyla öğreniliyorsa konuşma ve dinleme çalışmalarına ağırlık verilmesine de gerek kalmayacaktır.

DÜZENLİ OL…

Hedefimizi belirledik ve çalışmaya başladık. Burada da istikrar ve düzen devreye girmektedir. Öğrenmeyi hedeflediğiniz dili çalışmak için kendinize her gün en azından yarım saat ayırmalısınız. Her gün yarım saat ayırmak bir dili öğrenmek için gayet yeterli bir süredir. Tabii ki daha fazla zaman da çalışıp daha hızlı yol alabilirsiniz. Bunun için şu anda Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda İngilizce eğitiminde öğrencilerin  kullanımına sunulan DYNED uygulamasını örnek vermek istiyorum. DYNED kendi sistemi içerisinde düzenli çalışmayı önemsiyor, düzenli giriş yapılarak çalışıldığında puan veriyor. İsteyenler DYNED yazımı da okuyabilir.

KAYNAKLAR…

Günümüzde bir şeyleri öğrenmeyi isteyenlerin oldukça şanslı olduğunu düşünüyorum. Çünkü internet aracılığıyla ulaşabileceğimiz kaynak sayısı ve çeşitliliği çok geniş …. Elinizde kitap formatında yazılı bir kaynak olmasa da internetiniz varsa her türlü kaynağa ulaşabiliyorsunuz. Kitapların pdf ‘leri , youtube videoları, web siteleri ve bloglar …….. Ben biraz daha klasik biri olduğum için kitapları internetten okumayı tercih etmiyorum, eski usul elimde kitabım olmalı, kaldığım yeri ayraçla işaretlemeliyim. Fırsat buldukça da kaldığım yerden okumaya devam etmeliyim. Bu benim için geçerli. Kimilerine göre telefondan ya da tabletten kitap okumak daha kolay ve zevklidir. Bunu kişi kendi belirlemelidir. Kesin sınırlar ve katı çizgiler artık günümüzde geçerli değildir. 

Konumuza geri dönersek, ben temel olarak, belli bir kitabı almanızı tavsiye ederim. (İsteğe göre bu kitap pdf formatında da olabilir) Şu ana kadar bahsettiklerim yetişkin düzeyde dil öğrenmek niyeti olanlar içindir. Çocuklarda dil öğrenirken nelere dikkat etmemiz gerektiği ayrı bir yazının konusudur.

Kitabın konu sıralamasına uygun olarak farklı farklı ,sözlü ve yazılı kaynaklarla konuyu hem anlatım hem de alıştırma anlamında pekiştirmenizi tavsiye ederim.

TEKRAR ET…

Önemli bir konu da olabildiğince öğrenilenleri tekrar etmektir. Yani masanın başına oturayım dersime başlayayım  diye düşünmeyin , bir şeyleri beklerken geçirdiğimiz zamanı tekrar etmek için neden kullanmayalım. Otobüs beklerken kulaklığımızla , kelimeleri  tekrar dinleyebiliriz, konu anlatımları dinleyebiliriz ya da kendi hazırladığımız, cebimize sığabilecek boyuttaki küçük kartlardan ya da defterlerden faydalanabiliriz.

Aynı zamanda post it’ lere yazdıklarımızı yemek yediğimiz masanın, geçtiğimiz koridorun, daha çok vakit geçirdiğimiz odanın duvarlarına göz hizasında yapıştırarak farkında olmadan da okumamızı sağlayabiliriz. Böylece tekrar da etmiş oluruz.

SABIRLI OL!

Sabır, yaşamda bize ne kadar gerekli ise yabancı dil öğrenirken de o kadar önemlidir. Unutmayın ki “taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir”.

Bir çocuk bisiklete binmeyi öğrenirken defalarca düşebilir. Eğer pes ederse bisiklete binmeyi öğrenemez. Bunu bilerek hareket etmeliyiz. Motivasyonumuzun sürekli bize ivme sağlamasını beklememek gerekir. İnişler, çıkışlar tabii ki olacaktır. Bizler insanız. Duygularımız sürekli aynı yoğunlukta olamaz, bizi insan yapan unsurlardan biri de bu değil midir zaten. Sabır ile başladığımız işi bitirmek ve hedefimize doğru ilerlemek için atmamız gereken adımların farkında olmalıyız.

KISA YOLDAN ÖĞRENMEK, GERÇEKTEN KISA MI?

Bilgisayarımızın masaüstündeki kısa yollar gibi hayatımızda da  bir çok şeyin de kısa yolu var mıdır acaba? Kısa yoldan zengin ol, kısa yoldan para kazan, kısa yoldan güzel / yakışıklı ol, kısa yoldan zayıfla, kısa yoldan İngilizce öğrenmek vb.

Beş altı yıl önce araba da radyo dinlerken haberlerde, ileride yabancı dil öğrenmek için hap çıkacağını ve insanların hangi dili konuşmak istiyorlarsa o hapı içerek  o dili konuşabilecekleri söylenmişti. O dönem, acaba böyle bir şey olabilir mi diye  düşünmüşümdür.

Bir hapla dil öğrenmek çekici geliyor insana …. Ne çok dil konuşabilirdik o zaman. Sonra aklıma mesleğim geldi. O zaman biz öğretmenlere de  gerek kalmayacaktı.  Hatta sadece yabancı dil öğretmenleri değil hiçbir öğretmene gerek kalmayacaktı. Hapla yabancı dil öğrenilirse, matematik, fizik, edebiyat ve hatta mühendislik, tıp vb. hiçbir öğretmene gerek kalmayacaktı, tabii okul, kurs, üniversite vb. ne de ihtiyaç kalmayacaktı.

Biraz daha beyin fırtınası yapalım . Acaba çocuğun doğumundan hemen sonra evladımızın geleceği için haplar mı biriktirmeye başlayacaktık. Beş dil konuşsun, beş hap, mühendis olsun mühendislik hapı…..yok daha neler!!!

Hayır kısa ve kolay yoldan İngilizce öğrenmek mümkün değil. Yani emek harcamadan, çabalamadan, vakit harcamadan İngilizce öğrenilebileceğine inanmıyorum.

Hedefi belirle, yöntemleri bul, düzenli ve sistemli ol!!!

İşte bu kadar!!!

Bir yanıt yazın