“Tren her durduğunda ölüler bırakılıyor çakallara. Bitmiyor bu işkence. Tıpkı kokuya alıştığımız gibi, açlığa da alıştık, susuzluğa da. Ölümü bekliyoruz hep birlikte”
“Bir istasyonda duruyor tren. Dışarıdaki insanlar trenin vagonlarına taş atıyorlar.
Sonradan öğreniyoruz ki buradaki halka bizim sürgün edilip buraya geleceğimiz söylenmiş ama halk arasındaki dedikodular da almış yürümüş. Bizim insan olmadığımız insan etiyle beslendiğimiz, değişik bir hayvan olduğumuz, hatta boynuzlarımızın olduğu bile söylenmiş.
Oradakiler vagonlardan kendileri gibi insanların çıktığını görünce taş atmayı kesiyorlar. Sırayla vagonlardan indirilen perişan ve sefil vaziyetteki insanları merak ve acıma dolu bakışlarla süzüyorlar.” (sayfa 127-128)
Galeati Yayıncılık
1944 yılında binlerce Kırım Türkünün vatanlarından tren vagonlarına bindirilerek sürgüne gönderilmesi sonucu vatan hasretini, parçalanan aileleri, özlemi ve sabırla birlikte, kavuşmayı anlatan bir Roman. Bu acıların içinde yaşanan aşkları da , güzel , sade ve akıcı bir dille anlatıyor Serra Menekay.
Serra Menekay bu sürgünde farklı yerlerden geçerek Türkiye’ye ulaşmış bir Kırımlı ailenin kızıdır
1944 yılında vagonlara doldurulup, yanlarına hiçbir şey alamadan çoluk çocuk sürgüne gönderilen Kırım Türkleri. Hem bu vagonlarda hem de sürgüne gittikleri yerlerde insanlık dışı davranışlara maruz kaldılar ve hayatta kalma ama aynı zamanda ailelerine kavuşma mücadelesi verdiler. Sadece yol boyunca 7889 Kırım Türkünün öldüğü ifade ediliyor.
Herkesin okumasını tavsiye ettiğim bir kitap. Zaten okumaya başlayınca elinizden bırakamayacaksınız.
“Aluşta’dan esken yeller yüzüme vurdu
Balalıktan ösken evge köz yaşım düştü
Men bu yerde yaşalmadım yaşlığıma toyalmadım
Vatanıma hasret kaldım ey güzel Kırım…”
Aluşta’dan Esen Yeller – Bir Kırım Türküsü
İyi okumalar….